Metin Kutusu:

Veda Yemeği”, “Çalı Horozu” ve “Gilles ile Jeanne” adlı kitapları ülkemizde de yayımlanan Michel Tournier Fransa’nın en yaratıcı yazarlarından biri olarak tanınıyor. Roman ve öykülerinin çoğunda mitlere ve onları günümüz toplumlarına uyarlamaya özel bir önem veriyor. Masumiyetin yitirilmesi, cinselliğin değişik halleri ve insanların takıntıları gözde konuları arasında. En son yayımlanan “Veda Yemeği”nde Hegel okuyan entelektüel bir kadınla balıklardan anlayan bir denizcinin aşkını anlatıyor. Ayrıntılı, felsefi provokasyona yer veren bir yazım tarzı var. Fransız Akademisi Roman Büyük Ödülü ve Goncourt Ödülü sahibi.  

 

Geçenlerde “hayalindeki kütüphane”yi anlatmak için Türkiye’ye gelen Tournier “Ulusal yas” nedeniyle bu projesini gerçekleştiremedi ama Cumhuriyet Kitap için yönelttiğimiz soruları içtenlikle yanıtladı.

 

Balel: “Veda Yemeği”nde yer alan “Ermişler Bayramı Mantarları” adlı öykünüzde modern toplumların “başarılı insan tipi”ile dalga geçiyorsunuz bir bakıma. Parası, evleri, soylu yarış atları olan bir iş adamı sıradan bir köylünün huzurundan yoksundur. Burada modern toplumların “gösteriş”ine karşı bir tavır olarak “yalınlık”tan yana olduğunuzdan söz edebilir miyiz?

 

Tournier: Bakın, bunu “Cuma ya da Pasifik Kıyıları” adlı kitabım için söyleyebilirsiniz. O kitapta uygarlıkla doğallık karşı karşıya getiriliyor. Modern topluma açık bir Cuma ile bir tür yabanıl bir Cuma arasındaki zıtlık söz konusu. Tercih diye bir durum yok ama, bu iki zıtlığı karşı karşıya getirmeyi ilginç buluyorum. Kırda yaşayan ve hiçbir şey  yapmayan insanın zıtlığını. Ben şahsen kırda yaşıyorum. 35 yıldır küçük bir köyde yaşıyorum. Köyümün insanlarıyla yaşıyorum. Köyde çocuklar yetiştirdim. Oğullarımdan birini. Eh kentte yaşamak istemiyorum. Çünkü ben toprağı seviyorum. Tabii bu öyküde eğer her şeye sahip olabilecek kadar parası olan adamla hiçbir şey yapmayan adamı, hani şu nehirden alabalık, tepelerden mantar toplamakla yetinen Ernest’i seçtiysem bu tadı tercih ettiğim için seçtim. Yoksa bunu doğaya dönüşü savunmam ve bu görüşü savunanların yandaşı olmamla bir ilgisi yok. Benim büyük bir kusurum var. Hiçbir iş yapmayı beceremiyorum. Bir çivi çakmaktan daha acizim. Elime testere alıp bir odun parçasını kesemem. Bu da büyük bir handikap. Tek başına yaşayan bir insan prensipte her şeyi becerebilmelidir. Bakın ne diyeceğim, ben yemek yapmasını bile kıvıramam. O zaman gördüğünüz gibi yürümeyen bir şeyler var. 

 

Balel:  Veda Yemeği”ndeki “Suskun Aşıklar” adlı öykünüzde,“Evlilik, çiftlerin birbirine söyleyecek sözleri kalmadığı için bitiyor. Bakir bir kulak bulmak için eş değiştiriyorlar.” diyorsunuz. Öteki öykülerinizde de aileyi bir ölçüde mutsuzluk kaynağı olarak gördüğünüz söylenebilir. Aile devrini tamamladı mı sizce? 

  

Tournier: Evet, aile ve söz ilintisini çok ilginç buluyorum. Ben önce radyoyu tanıdım. Savaş öncesi ailece yemeklerde radyo dinlerdik. Sonra aile yemekleri sırasında televizyon seyretmeye başladık. Bu durum aile içi konuşmaları öldürdü. Bu demektir ki üzülmeye değmez. Aile içi konuşmalar pek de ahım şahım şeyler değildi. Çünkü vasat bir ailede, anne, baba ve çocuklardan oluşan vasat bir ailede insanların kendi aralarında yaptıkları konuşmalar pek de dahice şeyler değildi. Sonuçta televizyonun yaptığı sanırım, bir ölçüde de olsa iyi oldu. O halde aile hayatı bugün ne oldu? Ben birçok aile tanıdım. Aile gençleri, genç aileler… Büyük, çok büyük bir fark var bugünkü aile yaşamıyla altmışlı yıllarınki arasında. Benim zamanımda bir aile çocuğunun eve sevgilisini getirip onunla yatması söz konusu değildi. Eğer istiyorsa çocuğun bunu başka bir yerde yapması gerekirdi. Bir genç kendi evinde sevgilisiyle yatamazdı. Ben işte böyle yetiştim. Ve reşit çocukların çekip gitmeleri için haklı gerekçeleri vardı. Çünkü yatmak istiyorlardı. Şimdi öyle değil. Bugün bunu aşağı yukarı yirmi beş yaşında yapıyor artık. Çocukların sevgililerini evlerine getirdikleri söyleniyor. Bu durum her şeyin değişmesine yol açıyor tabii. Artık çocuklar gitmek değil, kene gibi yapışmak eğilimindeler. Anne babalar artık çocuklarından yakayı sıyıramıyorlar bir türlü. Bekliyorlar ki çocuklar gitsin. Bu durumda sorun tersine dönmüş oluyor. Benim zamanımda çocuklar çok erken yaşta evlerinden ayrılıyorlardı ve anne ve babaları üzülüyordu. Hani Almanların dedikleri gibi: Otel Anne. Ben otuz yaşında hatta daha ileri yaşlarda gençler  tanıyorum, ailelerinin evlerinde yaşıyorlar. Eh, böylesi çok daha basit. Kira, elektrik, su, yakacak, yiyecek dertleri yok. 

 

Balel: Böylece ailelerine büyük bir yük getirmiş oluyorlar. 

  

Tournier: Evet, bütün bunları aileler ödemek zorunda kalıyorlar. Taşınmak zorunda kalan çocuklarına “Ee, yeter gayri, eskiden müstakil bir evim vardı, orada kalabiliyordunuz, şimdi varı yoğu küçük bir dairede oturuyorum, gidin de biraz rahat edeyim” demek zorunda kalıyorlar. Ama ne yapıyor onlar? Çekip gitmeleri için ev alsınlar diye para veriyorlar. Şimdiki aileler çok nazik, biliyor musunuz? Bugünün anne babalarının cömertliği karşısında donup kalıyorum. Bir kere benimkilerden kat kat cömertler. Benim anne babam hiçbir zaman başka yere yerleşeyim diye para vermediler. Zaten o zamanlar böyle şey yoktu. Kendi başımın çaresine bakacak kadar büyümüştüm. Ama ilginç olan aile yaşamı “yanmıştı”, ama şimdiki anne babaları çok cömert ve yeni fikirlere çok daha açık buluyorum. Bizim ailede dört çocuk vardı. Şimdi dört çocuklu bir aile bulmak neredee? 

 

Balel:  Edebiyat serüveninizde mitlere çok özel bir yer verdiğinizi biliyoruz. Onları yeniden yaratarak boşluğu doldurmaktan söz ediyorsunuz. Adem ile Havva miti ise heteroseksüel ilişkinin normalizasyonunu sağlayan bir mit. Adem ile Havva’yı yeniden yazmak isterseniz cinsiyetlerini olduğu gibi bırakır mısınız? 

  

Tournier: Adem ile Havva mitini yapıtlarımda beş altı kez anlatmak zorunda kaldım. Her defasında değiştirerek tabii. Özellikle “Veda Yemeği”nde üç versiyonu var: “Parfümün Efsanesi”, “Müzik ve Dansın Efsanesi”… Bir tane de “Çalı Horozu”nda var. En baştaki Habil-Kabil zıtlığını işlediğim “Adem Ailesi” adlı öykü. Gelelim cinsiyet sorununa. Bildiğiniz gibi Adem ile  Havva’da iki kardeş birbirleriyle yatmak zorunda kaldılar. İnsanlığın devamı için kendi aralarında evlendiler. Adem ile Havva’nın çocuklarının seçme şansı yoktu. Sonuçta temel sorun ensest sorunu. Lut başlangıçta kendi öz kızının aşığı oldu. Sodom ve Gomore’un yıkımından sonra, Lut kızıyla yatıp onun kocası olur. Burada da durum ilginçtir. Bir kızın babasını kendisiyle yatmaya zorlayışı ilk kez görülmektedir. Geriye nesiller bırakabilmek için tabii. Çok çılgınca bir hikayedir bu. Bir o kadar da ilginç. Şunu söylemek isterim ki, eğer bu soruyu aydınlığa kavuşturmak istiyorsak, önce ensest problemi üzerinde durmamız gerekiyor. Geçenlerde Lepistros’a neredeyse mektup yazıp intihar etmesini söyleyecektim. Çünkü teorisi, ensest konusunda geliştirdiği tüm teorileri, onun sadece insan toplumunun karakteristik özelliğini oluşturduğu üzerine temellenmekteydi.  Oysa bunun doğru olmadığı ortaya çıkmıştır. Hayvanlarda da ensestin olduğu görülmüştür. Amerikalılar şempanzeler üzerinde deneyler yaptılar. Onları aileler halinde yaşamak zorunda bıraktılar. Aslında normal olarak şempanze dediğin, ne bileyim artık, doğurduktan sonra çeker gider. Bu durumda da erkek şempanze dişi yavrusunu ileride gördüğünde tanımaz ve onunla çiftleşebilir. Bu ensest değildir. Eğer maymun ailesini birlikte yaşamaya zorlarsanız, yavruların çekip gitmesi ve öteki toplumlara karışmaları önlenmiş olur. Burada ensest durum söz konusudur. Erkek şempanze dişi yavruyla çiftleşir. Demek ki ensest olayı yalnızca insanlara özgü değilmiş. O halde Lepistros’un tüm teorisi çürümüş oluyor. Bakın, sanırım Kutsal Kitap’taki tüm hikayeleri ensestin ışığı doğrultusunda enik onu incelemek gerekiyor. 

 

Balel: Sayın Tournier, kimi öykülerinizin teması çok yoğun. Adeta bir deneme gibi… Üslupçu yazarlar gibi dille oynamaktansa, temayı yoğunlaştırmayı yeğliyorsunuz. Üslubun bir önemi kalmadı mı dersiniz? 

  

Tournier: Önce şunu belirtmeliyim ki ben şair değilim. Şiir konusunda Valérie’nin çok önem verdiği bir anekdotu vardır. Mallarmée ve Degas konuşuyorlarmış. Degas, Mallarmée’ye diyesiymiş ki: “Ah, bilmem neden ama benim şiir yazmam imkansız. Fikir dene şeyden eser yok bende.” Mallarmée ne demiş biliyor musunuz? “Sevgili dostum, şiir fikirle değil, sözcüklerle yazılır.” Evet haklı. Bu gerçekten böyle, şiir sözcüklerle yazılır. Her şeye kumanda eden fikirler gelecek olursak, eh artık şiirin işi değil o, düzyazının kapsamına giriyor. Ben esas olarak bir düzyazıcıyım. Çünkü bir fikir adamıyım. Fikirleri işliyorum. Ve bu noktada sözcükler geri planda kalıyor. Oysa şiirde baskın olan, öncelikli olan sözcüklerdir. Şair değilim ben. Düzyazıcıyım. Romancı, öykücü, denemeciyim. Bana kumanda eden sözcükler değil fikirler elbette. Bu bakımdan ele alınacak olursa, bir bakıma çevrilmesi kolay bir yazarım. Çünkü bende önde gelen fikirlerdir. Fikirlerse başka dillere çevrilebilir. Oysa şair yanı ağır basan bir yazarın, tüm gücünü sözcüklere veren bir yazarın yapıtını çevrilebilir türden değildir. Örneğin Giono gibi, Colette gibi her şeyden önce şair olan yazarlar çevrilemez. Oysa bende sözcükler değil, fikirler esastır. Böyle olunca da çevrilebilir.  

 

Balel: Eh, Tournier çevirmenin de pek o kadar basit olduğu söylenemez doğrusu. 

 

Tournier: Ben benim yapıtlarımı çevirmenin basit olduğunu söylemedim ki! Benim demek istediğim, bende fazla söz kalabalığı, sözcük oyunu yok. Bende sözcük bir alettir yalnızca. Efendi değil, uşak. Fikrin hizmetini görüyor sadece, konuta onun elinde değil. Oysa Claudel, Giono her şeyden önce şair yazarlar. Onları çevirmek zor. Claudel’i çevirdiğini sanır insan, oysa böyle bir şey söz konusu olamaz, sadece bir sanıdır bu.

 

Mustafa BALEL 
Cumhuriyet Kitap Dergisi / 8 Mayıs 1993  / Sayı 167

Cumhuriyet Kitap Dergisi /

8 Mayıs 1993 / Sayı 167
Kapak Konusu :

 

Türkiye’den bir Michel Tournier geçti. 

canada goose homme parajumpers solde doudoune moncler timberland femme ugg suisse doudoune moncler femme timberland homme ugg australia parajumpers femme moncler soldes canada goose solde moncler femme canada goose pas cher moncler doudoune femme canada goose femme timberland suisse moncler homme parajumpers homme ugg pas cher in nederland hvor kjøpe generisk cialis på nett i Norge
ugg ale canada goose suomi moncler sale canada goose takki barbour takki moncler takki timberland suomi canada goose sale parajumpers takit canada goose trillium barbour tikkitakki canada goose ale barbour jacket parajumpers long bear moncler untuvatakki parajumpers takki
adidas superstar femme adidas stan smith adidas superstar adidas stan smith femme
belstaff motorcycle jackets woolrich canada moncler vancouver barbour jacket duvetica canada uggs canada peuterey jacket woolrich parka timberlands canada parajumpers gobi timberland boots women duvetica outlet parajumpers outlet moncler canada
canada goose italiaa ugg saldi woolrich uomo woolrich parka woolrich outlet moncler uomo scarpe timberland ugg stivali stivali ugg moncler milano timberland shoes canada goose outlet timberland scarpe moncler outlet canada goose zug in nederland hvor kjøpe generisk cialis på nett i Norge
moncler dames ugg ale uggs handschoenen moncler jas dames woolrich jas canada goose jas moncler heren parajumper jas dames barbour jackets barbour dublin timberland nederland timberland heren timberland boots moncler jas barbour wax moncler takki parajumper jas parajumpers sale in nederland hvor kjøpe generisk cialis på nett i Norge
canada goose pas cher doudoune moncler moncler outlet veste moncler timberland shoes timberland femme moncler veste moncler veste homme canada goose outlet veste barbour timberland chaussure timberland homme parajumpers pas cher canada goose montreal doudoune canada goose femme ugg soldes
parajumpers tilbud moncler jakke moncler jakke herre nike sneakers nike sko nike sb stefan janoski max nike sb janoskicanada goose baby ugg boots canada goose danmark timberland boots parajumpers long bear canada goose trillium parka canada goose jakke parajumpers udsalg parajumpers jakke udsalg ugg hjemmesko timberland sko
Viagra with Dapoxetine kaufen Kamagra Fizzy Tabs viagra apotheke Viagra pour Femme Viagra Dapoxetine Viagra pour femme acheter du cialis Generika Testpakete Acquisto Cialis Super Active Cialis Daily Viagra kopen erectiepillen kopen Acheter Levitra cialis 20mg Comprare Propecia Acquisto Brand Viagra kamagra kaufen viagra voor vrouwen Kamagra France
cialis en om dagen cialis online danmark kamagra bivirkninger viagra virkning viagra priser apotek levitra virkning cialis bijwerkingen kamagra bijsluiter levitra bijwerkingen viagra werking viagra kopen apotheek kamagra bestellen kamagra kopen levitra prijs levitra kopen cialis 20 mg cialis 20 viagra kopen viagra pil
viagra generika viagra kaufen cialis generika cialis online levitra kaufen levitra generika kamagra jelly kamagra shop levitra dosierung viagra online kaufen kamagra 100 kamagra 100mg levitra 20 mg levitra preis cialis 20 mg cialis kaufen viagra generika viagra kaufen